Gel, Gel, ne olursan ol, gel!
İster kâfir, ister mecûsî, ister puta tapan ol, gel! Bizim dergâhımız ümitsizlik dergâhı değildir. Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel!"
Hz. Mevlana
“Bir göz hatırına ne gözler sevilir.”Sözü, vefanın bizim bahçelerimizin gülü olduğunu gösterir.”Dostumun dostu dostumdur.”Sözü dosta olan vefayı,”Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum”sözü öğretmene ve ilme olan vefayı,”Cennet anaların ayakları altındadır”sözü analara olan vefayı gösterir.Bizim kültürümüzde babanın vefatından sonra arkadaşlarıyla ülfet ve ünsiyet etmek,onlarla alakayı kesmemek vardır.Bu da babalara vefanın bir göstergesidir.
Eskiler bir çeşmeden su içmişlerse o çeşmeyi hiç unutmaz;hayatlarının belli bir dönemlerinde yolları o çeşmenin bulunduğu beldeye üğrarsa, aynı yerden bir avuç olsun su içmeden ayrılmazlarmış.
Mevlana’ya Şems’ten ayrıldıktan yıllar sonra biri kandırmak gayesiyle, ”Şems’in sana selamı var”demiş.Bunun üzerine o yüce insan sırtındaki değerli cüppeyi çıkarıp selamı getirene(!)vermiş.Adam bu soylu ve vefa belirtisi hareketten son derece mahçup biçimde “Ben yalan söyledim.Şems’i görmedim”demiş.Ve işte bundan sonra Mevlana’nın ağzından adeta bütün bir zamana ve tarihe”durun beni dinleyin”dercesine şu lâl ü güher sözler akmış:”Biliyorum.Bana yalan söylediğini biliyorum.Ben cüppemi senin bu yalanına veriyorum.Eğer doğru söyleseydin sana canımı verirdim”Bu,vefanın bizim açımızdan ne anlama geldiğini gösteren altın tablolardan sadece birisidir.
Vefadır ki Mecnun’a dağlarda gördüğü ceylanların gözlerini Leyla’ya benziyor diye öptürür.